4 Haziran 2014 Çarşamba

Mülk Suresi 2. Ayet (5. Bölüm)

Li yeblüveküm...

  Sizler cennete gireceğinizi mi sandınız, Allah içinizden cihad edenleri, sabredenleri bilmeden.(1) İbtila, Allah'ın sınaması konusu bir boyutuyla Allah'ın bilmesi, kullarının ne tepki vereceğini öğrenmesi, bunu ezelden bilip bilmediği ve O'nun gayb ilmiyle bunu ne denli bildiği konusunu da içinde barındırmaktadır. Bu konu pek çok insanın "Allah, değilmi ki bizim ne yapacağımızı, nasıl tepkiler vereceğimizi bilmektedir, şu halde niçin hayatı, ölümü, bunca sistemi yarattı da bu kadar işe girişti? Halbuki zaten bunun sonuçlarını bilmektedir" gibi bir soruyada dönüşebilmektedir.

   Allah olacak herşeyi olmadan önce bilir. Bunu Allah gayb ilmiyle açıklıyor. Bizler sadece şuhud aralığı dediğimiz zamana bakmaktayız. Olaylar gerçekleştikçe tanık olmaktayız, üstelik gerçekleşen her olaya da tanık değiliz. Allah zatını ise, hem gerçekleşen her olaya, gerçek zamanlı olarak,evrenin neresinde olursa olsun tanık olduğunu -ki buna Kur'an da ilmüşşehadeh diyor- ve bununla sınırlı olmadığını, zamanın ilerisinin ve gerisinin de ilmine sahip olduğunu -buna da ilmülgayb diyor-  ifade ediyor. Alimül gaybi veşşehadeti. Gaybında şehadetinde alimi. Allah'ın gayb ilmi, yani birşey olmadan önceki ilmi ile o şey gerçekleşirken olan şehadet ilmi birebir örtüşür. Allah, gayben bildiği birşey gerçekleştiğinde " a böyle bizim bildiğimiz gibi olmadı" demez. Gayben nasıl bildiyse hakikat ve vakıa aynen Allah'ın bildiği şekilde birbiriyle örtüşür. Asla burada bir yanılgı, fire sözkonusu olmaz.  Dolayısıyla, Allah, biz insanlar için hazırladığı yaşam ve yaşam içerisindeki hertürlü sınav sahnelerini ve bunlarda ne tür tepkiler vereceğimizi bilir. Vakti zamanı gelince biz bu tepkileri verdiğimizde de Allah şehadet ilmiyle ayrıca bilir ve bu iki bilgi örtüşür.

   Şimdi şu iki noktayı ayırmak lazım. Allah'ın zaten yaşanacak bir olayı henüz yaşanmadan bilmesi ayrı birşey, hiç yaşanmayacak bir olayı bilmesi diye bir söylem başka birşeydir. Yani Allah'ın birşeyi olmaksızın bilmesinden mi sözediyorsunuz? Allah henüz olacak birşeyi henüz olmadan kesinlikle bilir.  Ama olmaksızın, olmayacak birşeyi bilmesi demek, bu batıl bir sorudur. Çünkü Allah'ın bilgisi değilmi ki hakikati yansıtacak, olmayacak birşeyin de Allah, olmayacağını bilir. Yani "Allah bize hiç sınav ortamı yaratmasaydı, iyilik fırsatları, kötülük fırsatları yaratmasaydı, yaratmadan nasıl olsa bilecek, niçin iyileri cennete, kötüleri cehenneme koymadı" sorusu batıl bir sorudur. Allah böyle yapsaydı, yani bunların hiçbirini yaratmasaydı, Allah'ın bileceği şey "hiçbirşey yaratmadığı" olacaktı. Olmayacak birşeyden bahsediyorsanız, Allah onun olmayacağını bilir. Olacak şeyleri önceden bilmesinden yola çıkarak, olmayacak şeyleri bilmesini de söylemek batıldır. Allah olmayan birşeyin de olmadığını bilir. ...e tunebbiûnâllâhe bimâ lâ ya'lemu fîs semâvâti ve lâ fîl ard...(2) Siz Allah'a ne göklerde ne de yerde bilmediği birşeyi mi haber veriyorsunuz? Allah'ın bilmediği şey nedir? Bir şeriki, ortağı olduğu. Allah böyle birşey bilmiyor, dolayısıyla böyle birşey yok. 

   Li yeblüveküm... Sizi sınasın diye... Bir başka noktaya işaret etmeye gerek var. Allah'ın gayben bilmesi amellerimizi O'nun belirlediği anlamına gelir mi? Burada sorun Allah'ın bizim tepkilerimizi belirlemesi mi, yoksa önceden bilmesi mi? Allah Kur'an da hiçbir yerde "sizin amellerinizi, sınav sahnelerinde verdiğiniz tepkileri ben belirliyorum" demiyor. Tersine, tercihin tamamen bize ait olduğunu, özgür olduğumuzu söylüyor. O zaman geriye ne kalıyor, Allah'ın bizim tercihlerimize müdahale etmeksizin bilebilmesi. Bu Allah'ı ilgilendiren, O'na ait bir bilgi türüyse buna bozulma hakkımız yok. Biz, sonuna kadar tercihlerimizin bize ait olması konusunda itirazkar olabiliriz, hakkımız bu, aksi zulüm olur. 

   Eğer bir adım ileri gidip; sonradan olacak birşeyi önceden biliyorsanız bunu illaki siz belirliyorsunuz, bunu belirlemeksizin bilmenin imkanı yok, bu Allah için bile sözkonusu olamaz, gibi birşey iddia edersek, o zaman bize derler ki; sen bütün ilmi ihata mı ettin ki böyle birşeye hükmediyorsun? İlimde en büyük beceri, birşeyin olamayacağına hükmetmektir. Çünkü bu bütün varlığı ihata etmeyi gerektirir. Bugün tecelli eden nice ilmi gelişme varki geçmişteki insanlara sorsan onun mümkün olamayacağına hükmederlerdi. Dolayısıyla Allah bizim bilmediğimiz bir ilimle zamanın öncesini ve sonrasını , o zaman içerisindeki insanların tepkilerine ipotek koymaksızın bilebiliyorsa bu Zat-ı İlahi' ye ait birşeydir. Bizi ilgilendirmez, yeter ki bizim irademize dokunulmasın. 


(1) Al-i İmran/142
(2) Yunus/18








 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder