10 Mayıs 2014 Cumartesi

Mülk Suresi 2. Ayet (2. Bölüm)

   Ellezi halakal mevte vel hayate...

   Ölümü ve hayatı yaratan Zat, niçin yarattı? "Li yeblüveküm" Sizi sınasın diye. Allah gerekçesini açıklıkla ifade ediyor. Önceki ayetle birlikte düşününce, ölüm ve hayat bu mülkün içinde ortaya çıkıyor. O zaman bu sistem, içinde ölümün hayatın olduğu bu evren niçin varedildi sorusunun cevabı;  "sizi sınasın diye" Derinleştikçe derinleşen, büyüyen, küçülen ta atoma uzanan bu muazzam sistemi niçin varetti; "sizi sınasın diye" Burada tercihlerinin sorumluluğunu hatırlatan, ürperten bir yaklaşım var "deneneceksin, sınava çekileceksin! "

   Ve ma halaktül cinne vel inse illa li ya'buduni. Cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. (1)

   Allah(c.c.) ancak kulluk edelim diye, kulluğumuzun şuurunda yaşayalım diye bizi yarattı. Allah(c.c.) bu denli önem atfediyorsa bizim sınanmamıza, koca evreni, bu sistemi, ölümü ve hayatı yaratacak kadar,  o zaman bunun çok ciddi sonuçları olacak demektir. İşte bunun ağırlığı üzerimize çökmektedir.

   İmtihan etsin, bu sistem içinde çeşitli ortamlar yaratsın, tercihlerimizi ortaya koyabileceğimiz alternatifler oluştursun, bizi bu anlamda serbestlikle kendimizi ifade edebileceğimiz bir sınavın içerisine alsın diye. "Hanginiz daha güzel amel yapacaksınız" Demiyorki "Hanginiz daha çok amel yapacaksınız" niteliğini vurguluyor " ahsen"

   Allah Resulündeki ( s.a.v) örnekliğe bakarsak bu " ahsen" boyuyunu daha güzel anlarız. Kendisi birgün sabah namazından çıktıktan sonra eve döndüğünde -belki kuşluk vaktine yakın- eşinin hala oturduğu yerde tesbihler yaptığını görünce demişki; ben sabahleyin bir kelime söyledim, senin şu kadar bekleyip söylediklerinden daha üstündür. Ne söyledinki ey Allah'ın Resulü, deyince (tam hatırlamıyorum ama) Subhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber gibi bir zikir söylüyor. Vermek istediği mesaj şu; bilinçle, şuurla yüce yaratıcıyı bir ayetinde tefekkür etmek, anlamaya çalışmak, anmak sırf tekrara dayalı, anlamdan yoksun, sadece yorgunluk oluşturmaya yönelik şeylerden daha üstündür. Kendisi buna yönelmediği gibi insanlar açısından da buna fırsat vermemiş. Çünkü Allahın Elçisine (s.a.v) göre yapılması gereken az da olsa sürekli olanı. Allah katında kabul gören, hoş olan, beğenilen amel olarak böyle ifade ediyor.

   Ahsen amel Allah'ın Elçisinin(s.a.v) örneklediği kadardır. Bundan öteye yol aramak, fazlalaştırmak, çoğaltmak onun güzelliğine güzellik katmaz aksine bozar.

   "Ahsenü amela" niteliğinin vurgulu olması, bizim güzel bir örneğe yönelmemizi gerektirmektedir. Güzel örnek olarak doğrudan kitabın kendisine vahyedildiği elçiyle ilgilenmek en makul yaklaşımdır. O'nun ibadetlerini hangi sınır ve çerçevede yaptığına odaklanmak gerekir.


(1) Zariyat/56








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder